İnsanlar hayatı üç şekilde yaşarlar. Geçmişe takılarak, geleceği düşünerek ya da “an”ı
yaşayarak. Bazı kişiler geçmişin girdabından kurtulamazken, bazı kişiler geleceğin belirsizliğine
kapılarak belki en önemli an olan şuanı kaçırıyorlar.
Geçmiş; hayatımızın en önemli parçası, belki de bizi biz yapan tüm değerler geçmişten
aldığımız birikimler ve deneyimler sayesinde oluşuyor. Fakat geçmişten bugüne gelişim ve
değişim içinde gelinse de, bazen günümüze değiştirilmesi mümkün olmayan şeyler de
getirilebiliyor . Geçmişe takılıp kalan insanlar; genellikle geçmişin yükünü üstlerinden
atamadıkları için sürekli geçmişte yaşadıkları olayları düşünüp “keşke” cümlesini sıklıkla
kullanılır. Geçmişte yaşanılan problemler çözülmediği ve bugüne taşındığı için “an”a
odaklanmakta zorlanırlar. Genellikle pişmanlık, suçluluk, üzüntü, kızgınlık duyguları ve
depresyon eşlik edebilir yaşantılarına.
Gelecek ise; ideallerimizi, hayallerimizi gerçekleştirebilmemiz için en büyük fırsatlardan
biri. Bazen bilinmezliğin verdiği kaygı kişide geleceği ile ilgili soru işaretlerine neden
olabilmekte ve yarını planlarken anda yaşamayı unutturabiliyor. Sürekli geleceği düşünerek,
planlayarak yaşayan insanlar; genellikle belirsizliğin vermiş olduğu kaygıyı yoğun olarak
yaşarlar, bununla birlikte yaşanılan “an”a odaklanılmayıp sürekli planlamalar yaparak geleceğin
kaygısını üstlerinde taşıdıkları için, bu durum kişide genellikle yoğun kaygı, gerginlik, belirsizlik
duygusu, korku ve ruhsal olarak huzursuzluğa neden olur.
Geçmişe takılıp kalan ya da geleceğe çok fazla odaklanan insanlar “an”a
odaklanamadıkları için iç huzursuzlukları yoğun olur. Bunun aksine “an”da olan kişiler geçmişin
yükünü üstlerinden atmış, “keşke” leri bir kenara bırakmış, geleceğin belirsizliğini
yaşamadıkları, sadece yarını düşünüp bu anı kaçırmadıkları için daha mutlu ve kendilerini daha
rahat hissetmektedirler.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz