İşsizlik ekonomik boyutu olduğu kadar psikolojik de birçok olumsuz durumu içinde barındıran, kişileri olumsuz etkileyen bir etmendir. İşsizliğe bağlı ortaya çıkan stres durumu sadece bireyi etkilemekle kalmıyor çevresindeki kişileri de olumsuz olarak etkilemektedir. Evli olan bir erkeğin işsiz kalması yaşanan fizyolojik/psikolojik sıkıntının yanı sıra eş ile tartışmanın artmasına ve hatta çocuklarına da yansımaktadır.
Sosyal bir varlık olan insan için çalışmak; sadece ekonomik gelir sağlamak amaçlı değil, yaşamını anlamlı kılmak, düzenli bir yaşam ve olumlu kendilik algısını da oluşturmaktadır. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre; bir kişinin kendini gerçekleştirmesi için daha alt basamaklarda olan ihtiyaçlarını karşılamış olması gerekmektedir. Fizyolojik gereksinimler, güvenlik ihtiyacı, sevgi/ait olma, saygı gereksinimleri karşılanmadan kişi kendini gerçekleştirmeyi başaramaz.
İşsiz kalmak ise; kişinin maddi olarak zor durumda kalmasının yanı sıra, günün büyük bir çoğunluğunu geçirdiği iş arkadaşlarından ayrılma, bir işe yarama duygusundan uzaklaşma, yaptığı işe dair oluşturduğu aidiyet hissinden kopma ve büyük bir psikolojik boşluğa düşmeye neden olabilmektedir.
Kişi için en büyük kaygı sebebi ise boşluk ve belirsizliktir. Ne zaman yeni bir iş bulacağını bilmeme ya da bulacağı işin istediği gibi bir iş olup olmayacağı gibi belirsizlikler, kişilerin kaygılarının artmasına neden olabilmektedir. İş arama süresinin uzaması ve kendilerine belirledikleri sürede iş bulamama durumu ise motivasyonu düşüren etkenlerdir.
Bir işte çalışmak üretmeyi, üretmek ise kişinin kendini değerli ve başarılı hissetmesine olanak tanır. Kişinin işe atfettiği anlam ne kadar büyük ise ve kişi ne kadar fazla eğitimli, yüksek statüde ise iş kaybı kişilerde üretkenliğin durması ile birlikte fizyolojik sıkıntıların yanı sıra, psikolojik olarak da; kendine atfettiği değerde düşüş, işe yaramadığını düşünme, stres, umutsuzluk, içe kapanma, kaygı ve depresif semptomların görülmesine olanak tanımaktadır.
Kişinin işsizliğe dair kendini nasıl algıladığı çok önemlidir. İş bulamadığı için kendine kızma, etrafa karşı işsiz olmanın verdiği utanç duygusu, iş bulamamaya dair öfke kişilerin kendilik algısını zedeleyebilmekte ve işsizlik süresinin uzadığı durumlarda; kişilerde bu durum öğrenilmiş çaresizliğe yol açarak “artık ne yaparsam yapayım iş bulamayacağım” düşüncesini oluşturmakta ve kişilerde kimlik krizi, özgüven ve değer algısını kaybetme görülmektedir. Bu durum devam ettikçe kişi iş aramayı kesmekte ve artık iş bulamayacağına dair kesin inanç beslemektedir.
Kişilerin işsiz kalma süreçlerinde verdikleri tepkiler çocukluk döneminde şekillenmekte ve bugünkü davranışları etkilemektedir. Kişi çocukluğunda kendini ifade edebilmenin tek yolunu başarı olarak gördüyse yetişkin hayatında da kendini başarılı bir çalışma hayatı ile ifade edebilmekte ve işsiz kalma durumunda başarısızlık duygusu yaşamaktadır. Başarılı olmak kişi için değerli olma, saygı görmenin bir yolu ise işsiz olmak başarısızlık duygusunu, bu da kendi için biçtiği değer duygusunu tetikleyecektir.
Bu süreçte; sürekli olumsuz şeyler olacağına inanma, iş bulamayacağına dair yaşanan korkular/kaygılar kişileri olumsuz ruh haline sokarak iş arama durumunu da olumsuz etkileyebilmektedir. Hayattaki sizi siz yapan tek başarının iş olmadığı ve işsiz olmanın kişinin değerini ölçmediğini kabul etmek çok önemli. Kişi için, işsizliğin ne anlam ifade ettiğini sorgulaması, bu süreçte yalnız kalıp içe kapanmak yerine duygularını yakınlarıyla paylaşması ve bu süreci kendini tanımak için bir fırsat olarak görerek geçmiş iş deneyimlerinde neye ihtiyacı olduğunu bulması çok önemlidir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz